[MyStoryMyRights] Benim hikayem benim haklarım Yarışması
Merhabalar;
Ben Erkan KARABULUT Türkiye Roman Gençlik Ağı Hatay grubu koordinatörüyüm.
Yarışmaya bir arkadaşımın başından geçen bir olayı paylaşarak katılacağım.
İsterseniz öncelikle yaşadığı olay ile ilgili röportaj yaptığım arkadaşımın sesine kulak verelim;
Benim adım D. T. Antakya Yıldız Kız Teknik ve Meslek Lisesi son sınıf öğrencisiyim.
Okul öncesi eğitim diğer adıyla çocuk gelişimi bölümü öğrencisiyim. 10. Sınıfta okuduğum dönem Çocuk Gelişimi Eğitimi ve Çocuk Ruh Sağlığı dersinde başıma çok üzücü bir olay geldi. Fotoğraflarını paylaştığım modül kitaptan geleneksel Türk toplumunda çocuğa verilen önem adlı bölümü işliyorduk. Sınıftan seçilen bir arkadaşım yüksek sesle Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı bu kitaptan belirttiğim bölüm ile ilgili sayfayı okuyordu. Sayfanın sonlarına gelindiğinde şu cümleyi duydum. ‘ Yaramaz çocuklar babayla, umacılarla, cinlerle, Çingenelerle v.b. korkutulurlar ! O an tepki veremedim çünkü ben okul hayatım boyunca etnik kimliğimi gizlemek zorunda kaldım. Fakat bu toplumsal sorun içimde büyük yaralar açtı. Henüz çocuk yaştayken toplumun diğer kesimleri çocuklarını bizler ile korkutmaktaydı. Gelişme çağında olan çocukların bilinç altına yerleştirilen bu ön yargı ve ayrımcılık yetişkin bir bireyde gözle görülür bir ayrıştırma yaratır. Yapılan araştırmalara göre insanlar 9 yaşına kadar her şeyi en sağlıklı ve en iyi şekilde öğrenirler. Bir başka deyimle bir insana 9 yaşına kadar ne öğretirseniz onu alır ve onu öğrenir ilerleyen süreçte ve yaşamı boyunca bu yaşlarda öğrendikleri ve edindikleri deneyimlerden yola çıkarak hayatını sürdürür. Ben bir okul öncesi eğitim, eğitmeni adayı olarak Çingenelerin yahut başka grupların toplumun diğer kesimleri tarafından bu şekilde ayrıştırılmalarının ve çocuklarına belirli bazı zümrelerden korkmaları gerektiğini öğretmelerinin bir insan hakları ihlali olduğunu düşünmekteyim. İleride bende eğitmen olacağım ve öğrencilerimin benden korkmalarını asla istemem.
Yukarıda adı belirtilen arkadaşımız bu olayı yaşamıştır. Yarışma ile ilgili onunla fikir alış verişinde bulunurken anlattığı hikayeden çok etkilendim ve bu hikaye ile yarışmaya katılmaya karar verdim. Emeklerinden ötürü ona teşekkür ederim. Paylaştığım kitap fotoğrafları arkadaşımızın hikayesinde geçen kitaba aittir bense ayrımcılık üzerine bir fotoğraf paylaşacağım ve çok kısa görüşlerimi yazacağım.
İnsanların etnik kimlikleri, dini inançları, cinsiyetleri, siyasi duruşları, renkleri, dilleri, cinsel tercihleri ve benzeri her çeşit tercihleri bireylerin kendi vicdanına bırakılmalıdır. Hiç bir birey bir diğeri tarafından aşağılanamaz, dışlanamaz ve küçümsenemez. Bu tarz söylem ve eylemlere maruz kalan bireyler ve topluluklar için rahatlıkla söyleyebilirim ki insan hak ihlallerine maruz kalmaktadırlar. Bugün tüm Dünya ülkeleri çok kültürlülük konusunda hassasiyet gösterirken bundan 80 – 90 yıl öncesine kadar Faşizmin gölgesi altında kanlı kıyımlar gerçekleştirdiler. Biz Roman grupları da bu insanlık ayıbından nasibimizi aldık. Artık geçmişimizdeki karanlık günlere bakıp ders çıkarma vaktidir. İşte bu yüzden gün geçtikçe çok kültürlülük politikalarına daha fazla önem veriliyor. Bir bahçe düşünün ki içinde sadece bir tek çeşit çiçek olsun ? Bahçeyi güzel kılan içindeki bir birinden farklı bir birinden güzel çiçekleridir. Toplumu güzel kılan da tıpkı bahçe örneğinde olduğu gibi bir birinden farklı bir birinden güzel insanlar ve topluluklardır. Bizler öncelikle insanız ve önce Dünya Vatandaşıyız bunu unutmamalıyız. Örneğin en kötü en korkunç ve en bulaşıcı hastalıklardan biri olan AİDS ile insanlık olarak savaşmaktayız fakat unuttuğumuz bir şey var AİDS ayrımcılık yapmıyor. Fakat biz insanlar olarak bir birimizi dışlamaya ötekileştirmeye devam ediyoruz. Gelin daha güzel daha temiz daha barışçıl bir dünya için el ele verelim.
Unutmayalım ki ayrımcılık bir İnsan Hakları İhlalidir !
Saygılarımla …
Comments are currently closed.